11 Haziran 2010 Cuma

ZEYNEPGÜL ENE"BASKETBOL HIZLA GELİŞEN , DEĞİŞEN BİR SPOR DALI"


Tabiri caizse sporun içinde doğan,voleybol ile başlayan basketbol ile devam eden ve şimdi ise Türkiye Futbol Federasyonu'nda Futbol Genel Direktör Yardımcılığı görevini devam ettirerek bayanlarında futbolda görev alabileceğini herkese kanıtlayan bir isim ZEYNEPGÜL ENE...Bu denli spor içinde yaşayan bir bayanla güzel bir röportaj gerçekleştirdik.

1)Zeynepgül Ene'yi kısaca tanıyabilir miyiz?
1969 İstanbul ‘da doğdum.Evliyim,iki oğlum var.Doğduğum günden beri çeşitli şekillerde sporun içindeyim.Rahmetli babam Futbol antrenörüydü.Ben de, önce ilkokulda voleybol, daha sonra 11 yaşında basketbol ile aktif sporculuk hayatına atıldım.Galatasaray lisesi ve Boğaziçi üniversitesi Siyaset Bilim ve Uluslar arası ilişkiler mezunuyum,İngilizce Fransızca biliyorum.
Beşiktaş ve Galatasaray takımlarında 15 yıl basketbol oynadım.26 gibi çok genç bir yaşta basketbol oyunculuğunu bırakıp antrenörlüğe başladım.Uzun bir aradan sonra 1987yılında ilk kez kurulan A milli bayan basketbol takımına seçilen en genç oyuncu oldum ve bıraktığım 1995 yılına dek yaklaşık 50 kez milli formayı giydim.
1997 yazında Yıldız bayan basketbol mili takımı baş antrenörlüğüne getirildim ve 2007yılına dek aralıklı olarak Yıldız ve Genç bayan milli takımlarında baş antrenörlük yaptım.2007 yılından bu yana Türkiye Futbol Federasyonu’nda Herkesiçinfutbol ile ilgili projeleri hayata geçirmek için çalışıyorum.Sporun bir çok branşını izlemeyi ve oynamayı,ailemle vakit geçirmeyi,arkadaş sohbetlerini,çocukları,hayvanları,siyaset ve uluslar arası siyaset gündemini takip etmeyi,gazete,dergi,kitap daha doğrusu, elime ne geçerse okumayı,sosyal sorumluluk projelerinde çalışmayı,doğayı,çalışmayı,çocuk ve gençlere bir şeyler öğretmeyi ve seyahat ederek yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum..

2)Biz Zeynepgül Ene'yi basketbolcu olarak tanıdık.Ama şimdi TFF de HİF departmanı başındasınız.Buraya gelme sürecini bizimle paylaşır mısınız?
Rahmetli babam döneminde “Futbol Köyü” ve “Düş Köyü” projelerinde destek vermek üzere dışarıdan fahri olarak başlayan süreçte daha sonra bu projelerin kısa sürede başarıyla gerçekleşmesi sonrası proje yöneticisi olarak TFF’de çalışmaya başladım.Bundan 9 ay sonra Herkesiçinfutbol Müdürlüğüne atandım.Yaklaşık 2 ay önce de Futbol Genel Direktör yardımcılığına getirildim.

3)19 Mayıs'ta TFF çok güzel bir organizasyona imza attı.Bu organizasyondan bahsedebilir misiniz?
UEFA Grassroots’a yani Türkçesi ile Herkesiçinfutbol’a son 10 yıldır çok önem veriyor.Çünkü profesyonel futbol etkinlikleri tüm futbol etkinliklerinin sadece %2’si veya 3’ü..Profesyonel olmayan Grassroots etkinlikleri Avrupa’nın her yerinde son yıllarda çok daha fazla sayıda ve organize gerçekleştiriliyor.Biz de TFF olarak son 3yılda 700.000’e yakın her kesimden her yaştan insana her yerde futbol oynattık.Lisanslı futbolcu sayımızı 240.000’den 450.000’e çıkardık.UEFA’nın geçtiğimiz sonbaharda ilan ettiği ve tüm Avrupa’da kutlanan 19 Mayıs HiF gününün tüm Türkiye’de sahalarda kutladık.Ayrıca İstanbul Göztepe parkında da yaklaşık 1000 futbol oynayan,bir o kadar da eğlenen katılımcı ile çok güzel bir kutlama gerçekleştirdik.Bu günle ilgili ayrıntılı bilgiye ve Herkesiçinfutbolu anlatan filmimize, bu güne özel hazırladığımız www.herkesicinfutbolgunu.com sitesinden ulaşabilirsiniz.

4)Türk basketbolunun gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Benim oynadığım döneme göre çok daha hızlı oynanan,fiziksel ve atletik özelliklerin ön plana çıktığı bir basketbol oynanıyor.Basketbol hızla gelişen,değişen bir spor dalı,bu değişime ayak uyduran,dünyayı takip eden,kendini geliştiren ve güncelleyen takım ve antrenörler oyunun içinde kalıyor.
Basketbol federasyonumuzun da bu gelişimin bir parçası olarak kendini güncellemesi,basketbolun gelişimi adına antrenör ve hakem eğitimi,basketbolun ülkeye yayılması,Gençlik geliştirme programları yürüterek yetenekli gençlerin basketbolcu olma sürecindeki yol haritalarının çizilmesi ve milli takımların uluslar arası platformda daha başarılı olması için özellikle kaynak yaratmaya yönelik pazarlama faaliyetlerini artırması ve herkesi kucaklayan bir kamuoyu oluşturacak bir kurumsal iletişim platformu oluşturacak çalışmalar içinde olması gerektiğini düşünüyorum..

5)Önümüzde ev sahipliğini yapacağımız bir dünya şampiyonası var.Milli takımlarda da çalışmış bir antrenör olarak milli takımımızla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Dünya şampiyonası öncesi koçumuzun rahatsızlığı çok büyük bir şanssızlık..Ama her şeye rağmen diğer coaching staff ve tüm oyuncularımız ev sahibi konumumuzu da unutmayarak,bana göre ülkemizi en iyi şekilde temsil edecekler.Maçlar ise sahada kazanılıyor veya kaybediliyor,burada bir şey söyleyemem.

6)Futbolda alt yapılarda,engellilerde ve bayanlarda çok güzel gelişmeler oluyor ve basından takip edebiliyoruz.Ama basketbolumuzda sanki sadece a takımlar seviyesinde gelişmeler var gibi.Bu anlamda futbolda yapılan organizasyonlar basketbolda da yapılabilir mi?
Futbolda federasyon boyutunda,futbolun ülkenin her yerinde,herkes tarafından oynanacağı,izleneceği ve sevileceği aynı zamanda bir futbol ve futbola saygı kültürü oluşturmaya yönelik bir yapılanma sayesinde senin de duyduğun etkinlikler gerçekleşmekte.Bugün futboldaki lisanslı sporcu sayısı diğer tüm branşlardaki lisanslı sporcu sayısından fazla..Profesyonel futbolun beslenmesi,ülkede futbolu bilinçli izleyen,oyuna,oyuncuya,hakeme,antrenöre saygı duyan taraftar kitleleri oluşması için de bu çalışmalar büyük önem taşıyor.Basketbol federasyonu içinde bildiğim kadarıyla böyle bir yapılanma henüz yok..Gerekli kaynakları oluşturduktan sonra tabii ki yapılabilir ve yapılmalı da..

7)Türkiye'deki spor basını hakkındaki düşünceleriniz neler?
Bana göre bir ülkedeki medyanın kalitesi ve sunduğu hizmet, o ülkedeki genel okuyucu kitlesinin aynasıdır.Medyaya yanlış habercilik yapıyor diye yüklenmek yerine,yapılanları eleştirmek,okumamak,izlememek gerek..Ben sporun göbeğinde yaşayan bir insan olarak bir çok spor programını izlemiyorum.Bilerek ve isteyerek polemikler yaratıp spor kültürünü katleden “yorumcu” adı altındaki kişilerin bu rollerden uzaklaştırılması gerektiğini düşünüyorum.Maalesef Rıdvan Dilmen,Hakan Ünsal gibi,basketbol için de İhsan Bayülken,İbrahim Kutluay gibi sporun içinden gelmiş kişiler bu konuda sayıca azlar..Bazen basketbol maçı izlerken,ya da programda yorum dinlerken Orhun ile ağzımız açık bakakalıyoruz.Geçenlerde basketbol konusunda “sözü geçen” yorumculardan birisi Hido’ya “Senin basketbol tarzın mismatch’leri kullanarak oynamak,bunu da bu sene pek yapamadın maalesef” gibi bir soru sordu,çocuk da nasıl cevap versin,şaşırdı..Basketboldan gerçekten anlayan okuyuculara bırakıyorum yorumu :)

8)Bu kadar yoğunluğun içide bir de annelik var.Sporcu bir anne olmak zor mu?
Çalışan anne olmak zor,ne iş yapıyor olursanız olun,eğer çocuklarınızla ilgilenmek birebir her şeylerine yetişmek istiyorsanız,zorlanıyorsunuz.Allahtan,benim çocuklarım son derece akıllı,çalışkan ve harika çocuklar,bana çok destek oluyorlar,bu arada babamızın da desteğini unutmamak lazım,o da hem çalışmamı hem de çocuk bakımını çok destekliyor..

9)İlerde çocuklarınızın basketbolcu olmasını ister misiniz?
Çocuklarımın her şeyden önce çok iyi eğitim almalarını isterim.Eğer eğitimleriyle birlikte sürdürebilirlerse basketbol da oynamalarını sonuna kadar desteklerim.Sporun içinde olmaları onlara her anlamda büyük kazanımlar sağlar..

10)Eşinizde çok iyi bir basketbolcu.Aynı branşı paylaşmış olmanın avantajları ve dejavantajları neler?
Her zaman basketbolla ilgili her şeyi paylaşırız.Oyuncuyken eşimi izlemeyi çok severdim,şimdi de onun başında olduğu takımları izlemeyi çok seviyorum :) Ben de basketbolu çok sevdiğim için takip ederim ve düşüncelerimi eşime her zaman söylerim.Mesleğinizle ilgili en önemli detayları eşinizle paylaşmanın da şans olduğunu düşünüyorum.Benim için bu konu hiç dezavantaja dönüşmedi..

11)Zaman zaman maçlarda tribünde gördük sizi.Eşiniz sahadayken tribünde neler hissediyosunuz?
Orhun’la her zaman çok gurur duyuyorum.Oyunculuğunda da,antrenörlüğünde de adı hiçbir şaibeye karışmamış,dürüst,izleyenlere her zaman büyük keyif veren,doğru basketbol sunmuş,kişiliği ile de örnek olmuş mükemmel bir spor insanı..Kendini çok geliştiriyor,basketbolu ve işini çok seviyor,kendisi de üst düzeyde yıllarca forma terlettiği için,o anda oyuncu ne hisseder,maçın gidişatı nasıl olur gibi konulara çok hakim..Türk basketbolu için şans olduğunu düşünüyorum.Oyuncuyken onu izlediğimde çok heyecanlanmazdım,top daha çok onun elinde olduğu için sanırım :)Şimdi daha çok heyecanlanıyorum.

12)Klasik sorum.:)Unutamadığınız bir maçınız var mı?
Liselerde oynadığımız bir yarı final maçını kaybederek Dünya şampiyonasına gidilen sene, gitme hakkını kaybetmiştik.O üzüntüyü unutamam.Ayrıca ilk milli olduğum gün salona girip Türk bayraklarını gördüğümde ayaklarım yerden kesilmişti,çok gururlanmıştım..Son olarak da 18 sayı geride olduğumuz bir maçta son iki dakikada 7 üçlük atarak, ki sonuncusu 2 sayı geride ve iki sn var iken orta sahadan :), maçı kazandıran oyuncu olmuştum,o gün de unutulmayacak bir gündü..

13)Son olarak Gündüz Tekin Onay hocamızı da anmadan edemeyeceğim.Onun Türk Futboluna bakışından biraz bahsedebilir misiniz?
Babam spor yaşamının ilk otuz yılını profesyonel futbolda antrenör olarak, son on yılını ise Türk futbolunun ülkeye yayılması ve yetenekli çocuk ve gençlerin elit futbolda kendine yer bulması ve çok iyi yetişmesi adına düşünerek,projeler üreterek geçirdi.Türkiye’nin bir yetenek tarlası olduğuna inandı,bu yeteneklerin doğru yönlendirilmesi ve eğitilmesi için gerekli bir çok adım onun çalışma döneminde atıldı.Bugün ülkemizde UEFA standartlarında yapılan antrenör eğitimleri,Futbol Köyleri,Futsal,Plaj futbolu gibi çalışmaları ülkemize tanıştıran odur.Her zaman ülkemizin altyapıda doğru bir planlama ve organizasyonla yurt dışına futbolcu ihraç eden bir ülke olacağına inandı.


Hocam teşekkürler...
Ebru ben teşekkür ederim,sevgiler..

Hiç yorum yok: