28 Eylül 2010 Salı

SPOR DOLU CUMARTESİ


Şu sıra sıkıntılı bir dönemden geçmekteyim.Hayatım Hacettepe Onkoloji Hastanesi ve ev arasında mekik dokumak ile geçiyor.Ama zaman zaman deşarj olabilmek adına bulduğum her türlü spor organizasyonunu izliyorum.İşte cumartesi günü de o spor organizasyonlarından ikisini izlediğim günlerden biri oldu.
Cumartesi günü saat 15.30 da Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda Gençlerbirliği-Ankaragücü futbol karşılaşması vardı.Ankara derbisi de denilen bu karşılaşma için İstanbul'dan gelen konuklarım Alper ve Bihter ile birlikte stadyumda yerlerimizi alırken çim sahaya şöyle bir baktım.2003'ten beri stadyumda futbol maçı izlememiş biri olarak şunu farkettim ki stadyumda futbol maçı izlemeyi özlemişim.
Maçla ilgili teknik bir analiz yapamam.O kadar futbol bilgim yok.Haddimi de aşmak istemem.Sadece şunu söyleyebilirim ki maçı kazanmayı isteyen takım kesinlikle Gençlerbirliği idi.Sanki Ankaragücü rakibini küçümsemişti.Ama Gençlerbirliği Ankaragücü kalesine tehlikeli ataklar yaptı.İlk 45 dakika sonlarında yapılan faul sonrası kazanılan bir penaltı ile Gençlerbirliği 1-0 öne geçmesini bildi.90 dakika sonunda sevinen Gençlerbirlik'i taraftarı olmuştu.
Bu maçın hemen ardından Ankara Spor Salonu'na Türk Telekom - Fenerbahçe Ülker hazırlık maçına gittik.Türk Telekom bir hazırlık maçına göre çok hırslı görünüyordu.Ama karşılaşma Fenerbahçe Ülker lehine sonuçlanmıştı.Ama ben ve Bihter daha çok Alper'in Türtk Telekom'da 4 numaralı formayı giyen Mehmet Yağmur'a kafayı takmasıyla meşguldük.Sanırım Alper onu gördükten sonra yeşil sahalardan salonlara inmeye karar verdi. :)
Uzun sözün kısası...Zor bir zamanda keyifli bir gün ancak böyle geçirilebilirdi.Ülkedeki en gözde iki spor olan futbol ve basketboldan maçlar ve tabiki bu maçları birlikte izlemenin keyif olacağı dostlar...
Dip Not:Bugünle ilgili daha profesyonel bir yazı okumak isterseniz eğer işte tıklayacağınız adres http://www.alperkaya.org/2010/09/derbi-sehri-izlenimleri.html

13 Eylül 2010 Pazartesi

DÜNYANIN SEVİNCİ



Biz basketbolseverlere rüya gibi bir 16 gün yaşattınız.İnancın,dostluğun,direnmenin ve güvenin tarifini yeniden yaptınız.Olmaz denilenin olabileceğini,basketbol ekollerinin mağlup edilebileceğini en güzel şekli ile gösterdiniz.Her maç sonu desteğe yılmadan devam eden -ve her nerede olursa olsun devam edecek olan- bizlere teşekkür etseniz de o atmosferi yaratan sizlerin hem kendinize hem de birbirinize olan güveniydi.Siz sahada coştukça binler tribünlerde,milyonlar ekranları başında coştu.Hele hep beraber söylenilen Gençlik Marşı yok mu?Finale çıkarken ağlattınız ama sanırım ağlamanın böylesi dostlar başına denilebilir.:)
Aslında dünyanın sevincini sadece Türk halkına yaşatmadınız.Teknik ekipte hepinizde emeği olduğu için gurur duymuştur eminim.Özellikle kanser ile mücadele eden Bogdan Tanjeviç.Öyleki bu şampiyonadan sonra takımı bırakacak denilen tecrübeli antrenör "hiç belli olmaz bırakmayabilirim" dedi.Hiç bir ilacın veremeyeceği şifayı verdiğinize kuşku yok.
Şimdi yaklaşık 1 ay sonra basketbol ligi başlayacak.Kendi adıma bu süre nasıl geçecek bilmiyorum.Ayrıca asıl endişem bu kadar yüksek düzeyde bir basketboldan sonra lig biz basketbolseverleri tatmin edecek mi?:)Şaka bir yana Türk Basketbolu'nun unutulmazları dendiğinde akla gelecek ilkler arasında yerinizi aldınız.
TEŞEKKÜRLER 12 DEV YÜREK...

Kevin Durmayınca


Yazık oldu falan diyeni valla döverler, 22'lik Kevin Durant tek başına yetti finalde. Kerem Gönlüm demişti dün ''final maçının günahı olmaz'' diye biraz öle aslında Kevin Durmadı yahu. Adamlar hiç yaklaştırmadılar desek yeri, Ersan'ı fena kitlediler. Profesyonel tecrübe ve ülkelerindeki rekabet gelmeyen yıldızlarına rağmen yeterli oluyor. Nba'de her takımda bir süper star var ve star önlemini onlardan daha iyi alan olamaz zaten. Kazansa kazansa Ersan İlyasova ile kazanırlar dediler ve adama top göstermediler. Ersan aslında Sırbistan maçında bir düşüş eğilimine geçti. Bence  maskesi de onun motivasyonu olmuştu. Keşke son maçta çıkarmasaydı, belkide maskesiz beni tanımasınlar düşüncesindeydi :) Bu kadar hassas refleksif oyunculara karşı pas yapmakta bocalayınca kendilerine güvenleri gitgide düştü. Hayır belki 8 sayıya bi şekilde çeksek skoru o zaman bi endişeye sevkedeceğiz yankileri  lakin Hido takımdan ayrı düşünce rüya takım altınını aldı ve güçlü ülkesine doğru yol aldı. Hatta onlar için kupa teknosa türkiye kupası kadar değerli ancak.


 Bizim ise şu istikrarı tarihimizde ilk defa sürdürmemiz lazım. Az görülmüş şey bizim spor dallarında istikrar. Sanki spor dışı farklı laf işte. Bu kupada final oynadık bir sonraki turnuvada yarı finale çıkmak ancak o zaman çıtaların yükseldiğini gösterir. Yoksa 2001 'de de final oynadık. Birde hatırlatma sonraki şampiyona tam bir faciaydı. Herkese siyasi yaşamdan uzak spor dolu günler dilerim. Güzel bir turnuva yaşandı ve  çok şükür -alnımızın akıyla bitti değil bu işi severek yaptık ve eğlendik- diyerek noktalamak istiyorum. Kimse beğensin diye değil biz eğlendik. Ülkemiz art arda 7 gün ertesi güne bir önceki günden daha mutlu uyandı. Teşekkürler...

Bu adamın hakkını nasıl ödeyeceğiz?

12 Eylül 2010 Pazar

Final


İkinci ev sahipliği ikinci final. Yarın uyandığımızda garip bir gün geçireceğiz. Yağmurlu bir pazar gününde Dünya gözlerini Türkiye'ye çeviriyor dünya şampiyonası finali ve referandum için. Şu ana kadar referandumun gölgesinde kalan basketbol şampiyonası siyasetten  asil intikamını yarın alacak. Sonuç ne olursa olsun referandumu takip ederken kanallar maça çevrilecek ve reytingler spor diyecek. Dünyanın süper gücü ile final oynayacağız.  Dünya basketbol şampiyonası maçlarıyla avrupa şampiyonası eleme maçlarını aynı önemlilik kategorisine sokan ntv ve bizim ülke insanımız yarın finalde sabitlenecekler tvlere ama olsun. Biraz önlerine konulmuş çok lezzetli yemek gibi bu.



Yarın ile ilgili ise  taktik yazmaya ve olasılıkları düşünmeye gerek yok. Şimdiden emeklerinize sağlık 12 dev adamlar..

ALTIN BİR SAYFA AÇALIM



Az kalsın 1 ay önce kırdığım ve tam iyileşmemiş olan ayak bileğimi yeniden kırıyordum.Son 4 saniyeye kadar asık ve üzgün bir yüz ifadesiyle oturduğum yerden öyle bir fırladım ki bir an unutmuşum ayağımın durumunu...Ayağım sızlayarak hatırlattı kendisinin iyi olmadığını ama bu sefer de gözlerim aklımı dinlemedi ve akıttı gözyaşlarımı.Evet ben ilk defa basketbol maçında böyle duygular yaşadım.Sinan Erdem Spor Salonu'nda olmayı çok istedim.
Karşılaşmanın başında millilerimiz durgun gibiydiler.Ayrıca sanki topta bize ısınamadı bu akşam. :) Attığımız boş şutlar bile girmezken Sırbistan her attığını sokan bir görüntüdeydi.Teodosiç ile en kritik anlarda sayılar buldular.Millilerimiz Hidayet Türkoğlu ile yanıt vermeye çalışsa da uzun süre öne geçemediler.Ama son dakikalara girildiğinde Sırbistan'ı zorlamaya başladılar ve maç saati son 4 saniyeyi gösterirken küçücük de olsa bir üstünlük sağladılar.O küçücük üstünlükte basketbol tarihimize belkide altın bir sayfa olarak geri dönecek.
Şimdi sıra finalde,ABD'de.Finale namağlup geldik.Sırbistan'a kadar millilerimizi terleten bir takım çıkmadı.Herkes başından beri bu finali istiyor ve bekliyordu.
Siyasi anlamda da önem taşıyan bir günde oynanacak karşılaşma ve herkes vatandaşlık görevini yaparken bir yandan da millilerimizin ne yaptığını,ne yapacağını konuşacak.

11 Eylül 2010 Cumartesi

İNANCIN PARKELERE İZDÜŞÜMÜ



Başlık pek bir edebi oldu,değil mi?Ama 12 Dev Adam'ımızın bugüne kadar bize yaşattığı tek cümle ile bu şekilde anlatılır.
Millilerimizin galibiyetleri sadece teknik-taktik cümlelerle değil.Takım olmanın bütün gereklerini ortaya koymak olarak açıklanabilir.Hem oyuncu kadrosu hem teknik kadro sonuna kadar DÜNYA ŞAMPİYONLUĞUna inanmış görünüyorlar.Sahada 5 oyuncu ter döküyor belki ama kenardaki ekip,tribünlerdeki 15.000 kişiyi aşan taraftar ve televizyondan izleyen herkes sanki oyunun içinde ter döküyor gibi bir hava var.
Daha şampiyonanın başından itibaren hem birbirine hemde kişisel olarak kendine güvenen oyuncularımız ve teknik kadromuz basketbolumuzun bütün güzelliklerini dünyaya gösteriyorlar.Yolun başında çeyrek final bile başarı diye düşünenlere inat millilerimiz finale emin ve koşar adımlarla ilerliyor.
Final yolunda ve hatta belki de DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU yolundason engelimiz Sırbistan...O engeli de birazdan başlayacak olan maçta aşmak üzere haydi kırmızı tişört ve formalarınızı giyin.Sadece Sinan Erdem Spor Salonu'ndeki basketbolseverler değil.Bütün TÜRKİYE dualarını ve desteğini millilerimizin üstünden çekmesin.

Yarı final



naber? Bugün pek sıradan bir gün değil, basketbolda tarihi bir maçımız var, biraz atmosferi ısıtalım o zaman ve olasılıkları konuşalım. Şimdi evet tarihi bir fırsatın gelip çattığından bir kaç post önceleri bahsetmiştik. Bu kupanın kazanılması halinde ne büyük bir getirisi olacağınına az çok değindik. Şimdi maçın önemininden ziyade maç esnasındaki pek muhtemel gidişatından bahsedlim. İyi bir kadromuz var evet aç ve genç bir kadro, araya bir kaç abi serpiştirerek sağlam bir takım olduk. Rakip tam bir deja vu. 2001'de yine Türkiye'de düzenlenen avrupa basketbol şampiyonasında ve yine İstanbul'da o zaman finalde karşılaştığımız eski Yugoslavya yani şimdi ki Sırbıstan. O zamanlar kadro daha tecrübeli tabi Bodiroga, Stojakovic, Tomasevicler mevcut. O atmosferi her oyuncu kaldıramazdı. Peki şimdi ne olacak. Bizim savunmamız dillere destan hakikaten tarafsız gözle bakılabilindiğinde dahi kıskanılacak bir savunma yapıyoruz, savunmadan alıyoruz gücümüzü akabinde Ersan ve Hedo'nun başı çektiği hucum varyasyonlarımız da hiç te yabana atılır değil. Şu ana kadar stres katmanları arttıkça takım daha bi rahat düzenini işletti. Peki şunuda düşünelim; biraz fazla şut isabet oranı ile oynadık evet ve hatta aslında istatistiklerde görünnlerden de artı bir yüzde ile. Çünkü son çeyrekler hep rahatlık içersinde oynandı. Bu fazla yüzde aslında korkutucu yani fırtına ile hiç karşılaşmadık evet  işi sıkı tuttuk ama işler kötü gittiğinde ne yapacağız henüz böyle bir tücrübemiz olmadı. Demorolize bir durumda gençler kriz ile nasıl başedecek i don't know. Sırplarda aslında buraya kadar yüksek yüzdeyle oynadılar. Onlar adına da işler ters gidebilir ama tersi durumda buda tehlikeli aslında. Maça hızlı başlayamazsak ve biraz geri düşersek işler hepten sarpa sarabilir farklı bir yenilgide gelebilir. Krtic, Velickoviç genç Savanoviç dikkat edilmesi gereken bir kaç isimden sadece birkaçı. Rotasyonda bizden daha bile iyiler. Tek sorunları oyun kurucularını fazla dinlendirememeleri çünkü alternatifi yok. Kendisi de çok formda olan Teodosic hareketli ve baskılı savunmamızı çözemezse güzel günler bizi bekliyor.  Ersan ve özgüven depolayan Hedo ile dirençli savunmamız, seyirci ile beraber normal olasılıklarda zaten favoridir rakip Sırbistan'da olsa. Ama olay çok istemek olunca, daha çok isteyenin elini titretince söylemeye dilimin varmadığı sonlar ile bitiveriyor hep. Dile getireyim ki büyüyü bozayım istedim... 

1 Eylül 2010 Çarşamba

TAKIM OLMAK





Aslında klasik maç yazılarımdan birini yazmak niyetindeydim.Ama atmosfer o kadar muhteşemdi ki kağıt kalemi elime almak içimden gelmedi.Zaten tam bir taraftar gibi gittim maça.Bileğimde beyaz kırmızı örgü,üstümde kırmızı tişörtüm ve beyaz pantolonum,saçımda kırmızı bandanam... :D
Tarihte yaşadıklarımızın etkisiyle olsa gerek sanki bugün milli marşımız bir başka coşku ile söylendi.Sadece marş mı milli takımımız da sahaya çok başka bir motivasyon ile çıktı.Maçın ilk dakikalarından kazanmaya çok inanmış bir milli takım vardı.Paslaşmalar,savunmalar tam anlamıyla birlik içinde yapıldı.Sahaya çıkmadan bu maçı almaya yemin mi ettiler ne! Hepsi muhteşemdi.Sadece oyun içinde olanlar değil kenarda olanlarda sahadaki arkadaşlarına devamlı destek veriyorlardı.Bir ara sahadaki oyuncularımız haliyle yoruldu ama maçı hiç bırakmadılar.
Sadece millilerimiz değildi maçı bırakmayan Ankara Spor Salonu'nu dolduran herkes maçın sonuna kadar susmadı.Hatta maçın sonunda da maestro KEREM TUNÇERİ eşliğinde DAĞ BAŞINI DUMAN AAAAAAALLLMIŞ GÜMÜŞ DERE DURMAZ AKAR diye başlayan Gençlik Marşı'nı söyledi. :D Aslına bakarsanız sanırım Yunanistan Milli Takımı'da şaşkındı.Gerek teknik,gerek oyuncu,gerekse taraftarıyla bu kadar dirençli bir Türkiye beklemiyorlardı.
Bugün tüm dünya basketbol kamuoyuna takım olmanın nasıl bir şey olduğunu gösterdiğimizi düşünüyorum.
Dürüst olayım kafamda soru işaretleri vardı.Final görürmüyüz acaba gibilerinden ama bugün bu takımın seyircisini de yanına alarak neler yapabileceğini görünce final bana yakın göründü.Ne derseniz...