11 Eylül 2010 Cumartesi

Yarı final



naber? Bugün pek sıradan bir gün değil, basketbolda tarihi bir maçımız var, biraz atmosferi ısıtalım o zaman ve olasılıkları konuşalım. Şimdi evet tarihi bir fırsatın gelip çattığından bir kaç post önceleri bahsetmiştik. Bu kupanın kazanılması halinde ne büyük bir getirisi olacağınına az çok değindik. Şimdi maçın önemininden ziyade maç esnasındaki pek muhtemel gidişatından bahsedlim. İyi bir kadromuz var evet aç ve genç bir kadro, araya bir kaç abi serpiştirerek sağlam bir takım olduk. Rakip tam bir deja vu. 2001'de yine Türkiye'de düzenlenen avrupa basketbol şampiyonasında ve yine İstanbul'da o zaman finalde karşılaştığımız eski Yugoslavya yani şimdi ki Sırbıstan. O zamanlar kadro daha tecrübeli tabi Bodiroga, Stojakovic, Tomasevicler mevcut. O atmosferi her oyuncu kaldıramazdı. Peki şimdi ne olacak. Bizim savunmamız dillere destan hakikaten tarafsız gözle bakılabilindiğinde dahi kıskanılacak bir savunma yapıyoruz, savunmadan alıyoruz gücümüzü akabinde Ersan ve Hedo'nun başı çektiği hucum varyasyonlarımız da hiç te yabana atılır değil. Şu ana kadar stres katmanları arttıkça takım daha bi rahat düzenini işletti. Peki şunuda düşünelim; biraz fazla şut isabet oranı ile oynadık evet ve hatta aslında istatistiklerde görünnlerden de artı bir yüzde ile. Çünkü son çeyrekler hep rahatlık içersinde oynandı. Bu fazla yüzde aslında korkutucu yani fırtına ile hiç karşılaşmadık evet  işi sıkı tuttuk ama işler kötü gittiğinde ne yapacağız henüz böyle bir tücrübemiz olmadı. Demorolize bir durumda gençler kriz ile nasıl başedecek i don't know. Sırplarda aslında buraya kadar yüksek yüzdeyle oynadılar. Onlar adına da işler ters gidebilir ama tersi durumda buda tehlikeli aslında. Maça hızlı başlayamazsak ve biraz geri düşersek işler hepten sarpa sarabilir farklı bir yenilgide gelebilir. Krtic, Velickoviç genç Savanoviç dikkat edilmesi gereken bir kaç isimden sadece birkaçı. Rotasyonda bizden daha bile iyiler. Tek sorunları oyun kurucularını fazla dinlendirememeleri çünkü alternatifi yok. Kendisi de çok formda olan Teodosic hareketli ve baskılı savunmamızı çözemezse güzel günler bizi bekliyor.  Ersan ve özgüven depolayan Hedo ile dirençli savunmamız, seyirci ile beraber normal olasılıklarda zaten favoridir rakip Sırbistan'da olsa. Ama olay çok istemek olunca, daha çok isteyenin elini titretince söylemeye dilimin varmadığı sonlar ile bitiveriyor hep. Dile getireyim ki büyüyü bozayım istedim... 

Hiç yorum yok: