Letonya'da gerçekleştirilen 2013 Genç Erkekler Avrupa Şampiyonası finalinde Hırvatistan ile karşılaşan genç millilerimiz sahadan 74-81 skorla galip ayrılarak ülkemize altın madalya gururu yaşattılar.
Bloğuma milli takım altyapısından en son geçen sene yıldız millilerimizin şampiyonluğunu yazmıştım.(http://ebrulizamanlar.blogspot.com/2012/07/12-dev-yildiz.html) Yıldız milliler yine bu zamanlarda Litvanya'da oynanan Yıldız Erkeler Avrupa Şampiyonası'nda aynı güzellikte diyebileceğim bir mücadele sonucu şampiyonluk kupasını kaldırmışlardı. Hem de bütün spor medyası Londra Olimpiyatları'na kilitlenmişken... Yine spor medyası bambaşka bir odak noktası olan transferlerdeyken -ki turnuvanın tümü yerine sadece final maçını canlı izleyebildik- yıldız milli şampiyonluğunda da büyük payı olan oyuncularımızın bu sefer genç milli olarak katkı vermesiyle şampiyonluk ülkemizin oldu. Bilmiyorum kaç kişi farkındadır ama ben basketbolumuz adına muhteşem bir jenerasyon yetişmekte olduğuna inanıyorum. Bu akşam gelen güzel şampiyonlukla da iyi bir rüzgar yakalandı. A Takımlar seviyesinde de bu güzel rüzgar iyi değerlendirilirse sanırım 2020 senesi 20'li yaşlarının ortalarında olacak bu oyuncularla olimpiyat madalyası umutlarımız tekrar yeşerir.
Bu arada bu sene ki yıldız millilerimizde yine Letonya'da düzenlenen Baltık Kupası'ndan şampiyonlukla ayrıldılar. Onları da boş geçmeyelim. Verdikleri manevi destek kısacık ekranlara yansırken heyecanlarını ve hayallerini tahmin etmek bile zor sanırım.
Bu şampiyonluklara sevinmemek, onlarla gururlanmamak elde değil. Başta anne ve babaları olmak üzere bu yetenekli ve çalışkan gençleri yetiştiren herkesi kutlamak gerek.
29 Temmuz 2013 Pazartesi
21 Temmuz 2013 Pazar
IŞIK FOTOĞRAF SANATI İÇİN OLMAZSA OLMAZ…
“Hep sporcular ve antrenörlerle röportaj olmaz. Biraz da sporun diğer emekçilerine söz verelim ” diyerek başladığımız röportajlara Vedat Yangın’ın çektiği fotoğraflar eşliğinde devam edelim istedim. Vedat Yangın, Star Gazetesi spor foto muhabiri.... Atlatma haberleriyle, aldığı çok sayıda ödülleriyle pek çok meslektaşının imrendiği, spor fotoğrafçılığının her aşamasında bulunmuş ve mesleğini tüm zorluklarına rağmen çok seven bir foto muhabiri.
Vedat Yangın kimdir?
1959 Yılı sonlarında ailem Makedonya’dan İstanbul’a, İstanbul’dan da vatandaş olacağımız Sakarya’ya gönderilmiş. Bizden önce Adapazarı’na yerleştirilen Yangınoviç Ailesi’nin büyüğü dedem, amcam ve halalarımın vatandaş olacakları tarihte, onların kefaletleriyle babam, annem ve ben 20.Mayıs.1960’da Sakarya ilinde vatandaş olduk. Annem Makedonya’dan gelirken 1959 yılı aralık ayında ben anne karnında 4 aylıkmışım. 5 Ay sonra 1960 yılı içinde 20.Mayıs.1960’da ailem Sakarya’ya İstanbul’dan tekrar geldi. Hem nüfus kimliği çıkartmak için hem de aynı anda vatandaşlık kabulü evraklarını da alınmış ve İstanbul’a yaşadığımız şehre geri dönmüşüz.
Foto muhabirliğine nasıl başladınız?
Ortaokulda ve lise yıllarımda yaz aylarında birçok iş kollarında çalıştım. Tabi bunların içinde sevdiğim iş Tay Filmcilik Şirketi’nde Yeşil Çam sinemacılık mesleğinde ışık asistanlığı yapmaktı. Askerlik yıllarıma yakın zamana kadar bu işi yaptım. Ayrıca Yurtta ve Dünya’da Belediyeler Gazetesi’nde fotoğraf çekimi işi de yaptım. Radyo da televizyon da çalışmak için çabalarım sonuç verdi. Işık asistanlığımın faydası ışığı tanımama neden oldu. Işık fotoğraf sanatı için olmazsa olmaz. Zaman zaman film setlerinde set fotoğrafçılığı da yaptım. Spor dergileri ve yerel gazeteler de spor sayfalarında amatör spor karşılaşmalarını da takip ettim.Akrabam yakınımdan öte dayım Nehar Tüblek, aynı zamanda Dünya Karikatürcüler Başkanı, benim Hürriyet Gazetesi’nde işe alınmam için referans oldu. Hürriyet Çalışanları Yardımlaşma Sandığı’nda görev aldım. Hürriyet Gazetesi spor Müdürü Eşvak Aykaç olduğu dönem de yemekhanede asılı şöyle bir yazı vardı " FOTOĞRAF ÇEKME MERAKI OLAN.HAFTA SONU İZİNLİ OLAN AMATÖR SPOR KARŞILAŞMALARINDA GÖREV ALMAK İSTEYENLER SPOR SERVİSİ MÜDÜRÜ EŞVAK AYKAÇ’ LA GÖRÜŞEBİLİR.Yazı dikkatimi çekti.Rahmetle anıyorum Eşvak Aykaç beni denedi, beğenildim.İlk olarak Hürriyet’te amatör spor sahalarında kazandığım tecrübeyle Sabah Gazetesi Spor Servisi’nde profesyonel olarak iş hayatıma başladım. Orhan Yalınkaya foto muhabiri arkadaşım Posta Gazetesi’nde göreve başladı. Onu da orada ziyaret ettim. “ Vedat arkadaşım Milliyet Grubu’nda Posta Gazetesi’nin yanı sıra Fanatik Spor Gazetesi kuracağız. Seni tavsiye ettim” dedi. Ben Orhan Yalınkaya arkadaşımı ziyaret ettiğimde Mehmet Yakup Yılmaz’ı da ziyaret ettim. Hürriyet’te çalıştığım yıllarda birlikte çalıştık.Onunla da konuştum iş arıyorum.”Yeni oluşum yapacağız telefonunu bırak seni yakında arayabiliriz” dedi ve yana yakıla aradı. “Seni bekliyoruz. Yılmaz Atakanı ile görüşeceksin” dedi. Evet,Yılmaz Atakanı ile oturdum karşılıklı konuştuk ve anlaştık. Bu gazetede başarılı yıllarım geçti.Milliyet,Fanatik,Fanatik Basket, Radikal ve Posta’da 4 yıl 3 ay çalıştıktan sonra 2000 yılında Star Gazetesi Kurulum aşamasında 11.Nisan. 2000’ den bu yana Star Gazetesi Spor Foto Muhabiri olarak görevime hala devam ediyorum.
Bir spor foto muhabiri olarak Türk sporundaki gelişmelerle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Türk Spor tarihi çok zengin. Türk sporunda sadece futbol denilince ilgisiz olan kimse henüz rastlamadım. Basketbolda son yıllarda 2. gözde olmayı başardı. Voleybol ise 3. gözde. Bu sadece halkın gözünde böyle oldu gibi ...Gazete ve televizyon spor yayınlarında bu şekilde şekillendi adeta . Futbol başlı başına farklı bir endüstri.Artık bizi Dünya’da Türkiye nerede diyen insanlara nerede olduğumuzu spor sayesinde öğretebildik . 12 Haziran 1990 tarihinde yaşam boyu spor faaliyetlerini organize etmek amacıyla GSGM bünyesinde Herkes İçin Spor(HİS) Federasyonu kuruldu. Bu da basketbolun tarihçesinin kısa bir bölümünü açıklar. Şehirlerde eskiyen stadları yıkıp yeni stadlar yapılması Türk sporunda; basketbol da Dünya ikinciliği, her türlü Dünya organizasyonlarını da Türkiye’de yapılması, bu tarz organizasyonları da Türkiye’de yaptırtıp aileleri çocuklarını spora teşvik etmelerine neden olundu gibi.Türk sporunda gözle görünür yükselme var .Futbol,basketbol,voleybol ve diğer spor dallarında kazanılan başarılar bunu kanıtlamaktadır.
Foto muhabirliğinin püf noktaları nelerdir?
Fotoğraf çekmek aslında herkesin rahatlıkla yapabileceği basit bir iş gibi görülür. Röportaj alanında; fotoğrafsız yapılan röportaj, anlatmak için konuyu yada kişiyi yetersiz kılar . Fotoğraf tek başına yeterli gelir her zaman. Bir fotoğraf ve pozisyon seyrederken izlerken her şey beyninizde canlanır, tatmin olursunuz . Ancak fotoğrafsız hiç bir haber anlam vermez insana. Fotoğrafın, videonun ya da sesin tek başına güçlü olduğunu düşünmüyorum. Bir şey var ki fotoğraf bir içeriğe ihtiyaç duyuyor. Bu içerikten kastım fotoğraf bilgisi, yani fotoğraf altı yazısı. Fotoğraf bilgisi ile fotoğrafın birbirinden ayrılmaması gerekir. Fotoğraf bilgisi, bence fotoğrafın kimliği gibidir ve bu görünür olmalı, açıkça yazılmalıdır diye düşünüyorum. Fotoğrafı çeken foto muhabirinin imzası da (çekenin adı ve soyadı) yazılmalıdır. Analog-dijital foto muhabirlik tartışması yapmadan. Geçmişten bugüne anlatmaya uzun uzun hikayeden öte günümüzden Dijital foto- foto muhabirliğinin püf noktaları anlatmayı yeğlerim. Geçmişte foto muhabiri fotoğrafları bir araya getirerek bir bütün yaratıyordu ve birbirinden bağımsız karelerin yarattığı bu etki çok güçlüydü. Günümüz foto röportajcılarının çoğu -yüzde 10-15 oranında bir istisna olmakla birlikte- birbiriyle bağlantısız fotoğraf karelerini üst üste çekiyorlar ve buna foto röportaj diyorlar. Spor foto muhabirliği ise çok daha farklı .Senden istenilenler; saha içinde oynan oyunu hissettirecek estantaneler , pozisyonlar, saha kenarı, takımların kenar yönetimleri, tribün seyirci, vipte olan başkan, her iki takım idarecileri, saha içi ve dışı ilginç olaylar vs görselleri… Bu yapılan çekimleri söylenen istenilen zamanda gazete yada bağlı olduğun ajans yada kuruluşa en kısa zamanda notebookunuzla internet yoluyla merkeze ulaştırmak. Bunu en seri becerileri ile yapan foto muhabiri en makbul olanıdır günümüzde. Dijital Spor Foto Muhabirliğinin püf noktaları kısaca bu.
Bu mesleğe gönül vermiş arkadaşlara önerileriniz neler olur?
Mesleğe yeni başlayan foto muhabiri olacak arkadaşların püf noktalarını anlattıklarımı öneririm kısaca. Özel röportaj,adı üzerinde özel. Bu tarz yapılan röportajlarını gazetede ve ajansında yayınlandıktan sonra rakiplerinin görmesine kadar kimseyle paylaşmamasını öneririm. Haber takiplerini birlikte çalıştıkları meslektaşları ile paylaşabilecekleri sınırlı olmalıdır. Her şeyi de paylaşmamalıdır meslekte zirve olmak isterseniz. Fikrini ve kıvrak zekanla yaratıcılığında kendinden başka kimseyle paylaşmadan yapacağını yakaladığın haberi tamamını kazandıktan sonra gazetene bildirip o haberi sadece sana özel yazdırıldıysa fotoğrafları da sadece sana çektirildiyse sadece sana özel olduğunu da söylemelisin. Bu seni yüceltecek haber olabilir.
Pek çok ödül aldınız. Bu ödülleri getiren başarının anahtarı nedir?
Mesleğini, yaptığın işi çok sevmelisin. Risk almalısın. Çok çalışmalısın. 10 mm’lik vizörden (pencere) fotoğraf makinasından konuyu takip etmek. Bir avcının avını sürekli takip etmesi gibi sporcuyu saha içinde, oyun alanında takip ederek ödüllük pozisyon ve estantaneleri şans ve ısrarlı takip yaparak elde ederim. Ödüllük fotoğrafların sırrı fotoğraf makinasının vizöründen maç oynandığı süreler içinde maç durana kadar sürekli takip ederek gerçekleştiriyorum.
Bugüne kadar fotoğraflanması imkansız dediğiniz bir an oldu mu?
Olmadı. İmkansızları şansımı da katarak imkanlı hale getirdim. Çok şükür bugüne kadar imkansız olan çekemem dediğim bir an olmadı. Umarım bundan sonrada olmaz inşallah..
Fotoğrafını çekmekte zorlandığınız kişiler oldu mu?
Hayır olmadı. Görevlendirildiğim her alanda kişileri söylendikleri ve istedikleri gibi çekip gazeteme fotoğrafları yolladım.
Bugüne kadar çekmiş olduğunuz binlerce fotoğraf içinden "benim için özeldir" dediğiniz bir fotoğraf var mı?Varsa o fotoğrafın hikayesini öğrenebilir miyiz?
Evet oldu. "Yılın Spor Fotoğrafı 2012 Ödülü törenin de Cumhurbaşkanı ile yan yana fotoğraflanmak büyük anı oldu bana. "Spor foto muhabiri olarak kendimi mesleğimde avcı olarak hissediyorum. Avımı sürekli, 10 milimlik vizör penceresinden takip ederim.
Fotoğraf, 2011 yılında İstanbul’da düzenlenen Adidas İstanbul Cup’ta A Milli Takımımızın, Yeni Zelanda ile oynadığı maçta Hidayet Türkoğlu ile rakibi Mika Vukona’nun ikili mücadelesini gösteriyor. 2011 yılı aralık ayında 1.lik, 2.lik,3.lük spor fotoğraf ödülleri aldım. 2012 yılına girdiğimiz ocak ayı içinde Galatasaray-Fenerbahçe futbol maçında 1.cilik ardından da 14. Şubat sevgililer gününde açıklanan "YILIN SPOR FOTOĞRAFI " yarışması ile 2011-2012 yılında ard arda aldığım ödüller kariyerime katkıda bulundu. Medya tarihinde beni ödüllere layık gören jüri üyelerine teşekkür ederim.
Dijital fotoğrafçılığı mı yoksa analog fotoğrafçılığı mı tercih edersiniz?
Tabi ki kendimi geliştirdiğim, çağa uyum sağlayıp, kendi jenerasyonumun ilerisine geçip analogdan sonra dijitalde de ödüller alarak dijital fotoğrafçılığı bundan sonra destekleyerek yoluma devam etmekteyim. Yeni nesil fotografçılarına da çok şey kazandırdı. Cep telefonları ile bile video-fotoğraf çekilmekte. Dijital spor fotoğrafçılığı da o kadar basit değil. Kuralları ve makinaların gelişmesi ve teknolojiyi de yakından takip etmekteyim.
Unutamadığınız bir kaç anınızı paylaşır mısınız?
Unutamadığım çok anı var. Haber ve fotoğraf atlatan muhabir olarak tanınmaktayım. Takımların kamp yaptıkları seyahatlerde farklı gazetelerin tehlikeli gördükleri foto muhabiriyim. Meslektaşlarım benim yattığımı görmeden otel odalarına çekilmezler.
Galatasaray-Fenerbahçe derbi maçına 15 gün kala milli Takım Teknik Patronu Hidding , Çırağan Sarayı’nda 18 Turkiye ligi takımlarının teknik patronlarıyla öğle yemeği yemek ve toplantı yapmak için bir araya gelmişti. Çırağan otelde pek çok televizyonun kameramanları ve gazetelerin foto muhabirlerinin bir arada olduğu kalabalık ortamda bir boşluk kollamak çok zor. Kendimi bir ara unutturup herkesin dalgın olduğu sırada iki derbi takımı teknik patronlarıyla anlaştım. İzinleri aldım. Kahve molasında iki hocayı Aykut Kocaman ve George Hagi yan yana getirdim. Sarayın balkonunda fotoğraflarını çektim. 15 gün sonra sadece Star’a özel logosuyla Star Gazetesi’nde iki hocayı yan yana getirip çektiğim fotoğraf yayınlanınca derbi günü gazetede çıkan fotoğrafı gören gazeteciler sabahtan başlayarak akşam oynanacak maç saatine kadar telefonum sürekli aradı. “Sen bu fotoğrafı hangi ara çektin ya bizlerde ordayken nasıl yaptın ya, hay allah” dediler .Herkes üzülmüştü sevinen övünen ben oldum gene.
Hiç foto muhabirliği dışında bir meslek düşündünüz mü? Düşündüyseniz hangi meslek ve neden?
Foto muhabirliği dışında zaten bu mesleğe başlamadan birçok meslek dalında çalıştım. Gönlümde olan meslek bu. Gene dünyaya gelsem bu mesleği yapmak isterim. Severek ve isteyerek yapıyorum.
İçten sohbetiniz için teşekkürler.
Vedat Yangın kimdir?
1959 Yılı sonlarında ailem Makedonya’dan İstanbul’a, İstanbul’dan da vatandaş olacağımız Sakarya’ya gönderilmiş. Bizden önce Adapazarı’na yerleştirilen Yangınoviç Ailesi’nin büyüğü dedem, amcam ve halalarımın vatandaş olacakları tarihte, onların kefaletleriyle babam, annem ve ben 20.Mayıs.1960’da Sakarya ilinde vatandaş olduk. Annem Makedonya’dan gelirken 1959 yılı aralık ayında ben anne karnında 4 aylıkmışım. 5 Ay sonra 1960 yılı içinde 20.Mayıs.1960’da ailem Sakarya’ya İstanbul’dan tekrar geldi. Hem nüfus kimliği çıkartmak için hem de aynı anda vatandaşlık kabulü evraklarını da alınmış ve İstanbul’a yaşadığımız şehre geri dönmüşüz.
Foto muhabirliğine nasıl başladınız?
Ortaokulda ve lise yıllarımda yaz aylarında birçok iş kollarında çalıştım. Tabi bunların içinde sevdiğim iş Tay Filmcilik Şirketi’nde Yeşil Çam sinemacılık mesleğinde ışık asistanlığı yapmaktı. Askerlik yıllarıma yakın zamana kadar bu işi yaptım. Ayrıca Yurtta ve Dünya’da Belediyeler Gazetesi’nde fotoğraf çekimi işi de yaptım. Radyo da televizyon da çalışmak için çabalarım sonuç verdi. Işık asistanlığımın faydası ışığı tanımama neden oldu. Işık fotoğraf sanatı için olmazsa olmaz. Zaman zaman film setlerinde set fotoğrafçılığı da yaptım. Spor dergileri ve yerel gazeteler de spor sayfalarında amatör spor karşılaşmalarını da takip ettim.Akrabam yakınımdan öte dayım Nehar Tüblek, aynı zamanda Dünya Karikatürcüler Başkanı, benim Hürriyet Gazetesi’nde işe alınmam için referans oldu. Hürriyet Çalışanları Yardımlaşma Sandığı’nda görev aldım. Hürriyet Gazetesi spor Müdürü Eşvak Aykaç olduğu dönem de yemekhanede asılı şöyle bir yazı vardı " FOTOĞRAF ÇEKME MERAKI OLAN.HAFTA SONU İZİNLİ OLAN AMATÖR SPOR KARŞILAŞMALARINDA GÖREV ALMAK İSTEYENLER SPOR SERVİSİ MÜDÜRÜ EŞVAK AYKAÇ’ LA GÖRÜŞEBİLİR.Yazı dikkatimi çekti.Rahmetle anıyorum Eşvak Aykaç beni denedi, beğenildim.İlk olarak Hürriyet’te amatör spor sahalarında kazandığım tecrübeyle Sabah Gazetesi Spor Servisi’nde profesyonel olarak iş hayatıma başladım. Orhan Yalınkaya foto muhabiri arkadaşım Posta Gazetesi’nde göreve başladı. Onu da orada ziyaret ettim. “ Vedat arkadaşım Milliyet Grubu’nda Posta Gazetesi’nin yanı sıra Fanatik Spor Gazetesi kuracağız. Seni tavsiye ettim” dedi. Ben Orhan Yalınkaya arkadaşımı ziyaret ettiğimde Mehmet Yakup Yılmaz’ı da ziyaret ettim. Hürriyet’te çalıştığım yıllarda birlikte çalıştık.Onunla da konuştum iş arıyorum.”Yeni oluşum yapacağız telefonunu bırak seni yakında arayabiliriz” dedi ve yana yakıla aradı. “Seni bekliyoruz. Yılmaz Atakanı ile görüşeceksin” dedi. Evet,Yılmaz Atakanı ile oturdum karşılıklı konuştuk ve anlaştık. Bu gazetede başarılı yıllarım geçti.Milliyet,Fanatik,Fanatik Basket, Radikal ve Posta’da 4 yıl 3 ay çalıştıktan sonra 2000 yılında Star Gazetesi Kurulum aşamasında 11.Nisan. 2000’ den bu yana Star Gazetesi Spor Foto Muhabiri olarak görevime hala devam ediyorum.
Bir spor foto muhabiri olarak Türk sporundaki gelişmelerle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Türk Spor tarihi çok zengin. Türk sporunda sadece futbol denilince ilgisiz olan kimse henüz rastlamadım. Basketbolda son yıllarda 2. gözde olmayı başardı. Voleybol ise 3. gözde. Bu sadece halkın gözünde böyle oldu gibi ...Gazete ve televizyon spor yayınlarında bu şekilde şekillendi adeta . Futbol başlı başına farklı bir endüstri.Artık bizi Dünya’da Türkiye nerede diyen insanlara nerede olduğumuzu spor sayesinde öğretebildik . 12 Haziran 1990 tarihinde yaşam boyu spor faaliyetlerini organize etmek amacıyla GSGM bünyesinde Herkes İçin Spor(HİS) Federasyonu kuruldu. Bu da basketbolun tarihçesinin kısa bir bölümünü açıklar. Şehirlerde eskiyen stadları yıkıp yeni stadlar yapılması Türk sporunda; basketbol da Dünya ikinciliği, her türlü Dünya organizasyonlarını da Türkiye’de yapılması, bu tarz organizasyonları da Türkiye’de yaptırtıp aileleri çocuklarını spora teşvik etmelerine neden olundu gibi.Türk sporunda gözle görünür yükselme var .Futbol,basketbol,voleybol ve diğer spor dallarında kazanılan başarılar bunu kanıtlamaktadır.
Foto muhabirliğinin püf noktaları nelerdir?
Fotoğraf çekmek aslında herkesin rahatlıkla yapabileceği basit bir iş gibi görülür. Röportaj alanında; fotoğrafsız yapılan röportaj, anlatmak için konuyu yada kişiyi yetersiz kılar . Fotoğraf tek başına yeterli gelir her zaman. Bir fotoğraf ve pozisyon seyrederken izlerken her şey beyninizde canlanır, tatmin olursunuz . Ancak fotoğrafsız hiç bir haber anlam vermez insana. Fotoğrafın, videonun ya da sesin tek başına güçlü olduğunu düşünmüyorum. Bir şey var ki fotoğraf bir içeriğe ihtiyaç duyuyor. Bu içerikten kastım fotoğraf bilgisi, yani fotoğraf altı yazısı. Fotoğraf bilgisi ile fotoğrafın birbirinden ayrılmaması gerekir. Fotoğraf bilgisi, bence fotoğrafın kimliği gibidir ve bu görünür olmalı, açıkça yazılmalıdır diye düşünüyorum. Fotoğrafı çeken foto muhabirinin imzası da (çekenin adı ve soyadı) yazılmalıdır. Analog-dijital foto muhabirlik tartışması yapmadan. Geçmişten bugüne anlatmaya uzun uzun hikayeden öte günümüzden Dijital foto- foto muhabirliğinin püf noktaları anlatmayı yeğlerim. Geçmişte foto muhabiri fotoğrafları bir araya getirerek bir bütün yaratıyordu ve birbirinden bağımsız karelerin yarattığı bu etki çok güçlüydü. Günümüz foto röportajcılarının çoğu -yüzde 10-15 oranında bir istisna olmakla birlikte- birbiriyle bağlantısız fotoğraf karelerini üst üste çekiyorlar ve buna foto röportaj diyorlar. Spor foto muhabirliği ise çok daha farklı .Senden istenilenler; saha içinde oynan oyunu hissettirecek estantaneler , pozisyonlar, saha kenarı, takımların kenar yönetimleri, tribün seyirci, vipte olan başkan, her iki takım idarecileri, saha içi ve dışı ilginç olaylar vs görselleri… Bu yapılan çekimleri söylenen istenilen zamanda gazete yada bağlı olduğun ajans yada kuruluşa en kısa zamanda notebookunuzla internet yoluyla merkeze ulaştırmak. Bunu en seri becerileri ile yapan foto muhabiri en makbul olanıdır günümüzde. Dijital Spor Foto Muhabirliğinin püf noktaları kısaca bu.
Bu mesleğe gönül vermiş arkadaşlara önerileriniz neler olur?
Mesleğe yeni başlayan foto muhabiri olacak arkadaşların püf noktalarını anlattıklarımı öneririm kısaca. Özel röportaj,adı üzerinde özel. Bu tarz yapılan röportajlarını gazetede ve ajansında yayınlandıktan sonra rakiplerinin görmesine kadar kimseyle paylaşmamasını öneririm. Haber takiplerini birlikte çalıştıkları meslektaşları ile paylaşabilecekleri sınırlı olmalıdır. Her şeyi de paylaşmamalıdır meslekte zirve olmak isterseniz. Fikrini ve kıvrak zekanla yaratıcılığında kendinden başka kimseyle paylaşmadan yapacağını yakaladığın haberi tamamını kazandıktan sonra gazetene bildirip o haberi sadece sana özel yazdırıldıysa fotoğrafları da sadece sana çektirildiyse sadece sana özel olduğunu da söylemelisin. Bu seni yüceltecek haber olabilir.
Pek çok ödül aldınız. Bu ödülleri getiren başarının anahtarı nedir?
Mesleğini, yaptığın işi çok sevmelisin. Risk almalısın. Çok çalışmalısın. 10 mm’lik vizörden (pencere) fotoğraf makinasından konuyu takip etmek. Bir avcının avını sürekli takip etmesi gibi sporcuyu saha içinde, oyun alanında takip ederek ödüllük pozisyon ve estantaneleri şans ve ısrarlı takip yaparak elde ederim. Ödüllük fotoğrafların sırrı fotoğraf makinasının vizöründen maç oynandığı süreler içinde maç durana kadar sürekli takip ederek gerçekleştiriyorum.
Bugüne kadar fotoğraflanması imkansız dediğiniz bir an oldu mu?
Olmadı. İmkansızları şansımı da katarak imkanlı hale getirdim. Çok şükür bugüne kadar imkansız olan çekemem dediğim bir an olmadı. Umarım bundan sonrada olmaz inşallah..
Fotoğrafını çekmekte zorlandığınız kişiler oldu mu?
Hayır olmadı. Görevlendirildiğim her alanda kişileri söylendikleri ve istedikleri gibi çekip gazeteme fotoğrafları yolladım.
Bugüne kadar çekmiş olduğunuz binlerce fotoğraf içinden "benim için özeldir" dediğiniz bir fotoğraf var mı?Varsa o fotoğrafın hikayesini öğrenebilir miyiz?
Evet oldu. "Yılın Spor Fotoğrafı 2012 Ödülü törenin de Cumhurbaşkanı ile yan yana fotoğraflanmak büyük anı oldu bana. "Spor foto muhabiri olarak kendimi mesleğimde avcı olarak hissediyorum. Avımı sürekli, 10 milimlik vizör penceresinden takip ederim.
Fotoğraf, 2011 yılında İstanbul’da düzenlenen Adidas İstanbul Cup’ta A Milli Takımımızın, Yeni Zelanda ile oynadığı maçta Hidayet Türkoğlu ile rakibi Mika Vukona’nun ikili mücadelesini gösteriyor. 2011 yılı aralık ayında 1.lik, 2.lik,3.lük spor fotoğraf ödülleri aldım. 2012 yılına girdiğimiz ocak ayı içinde Galatasaray-Fenerbahçe futbol maçında 1.cilik ardından da 14. Şubat sevgililer gününde açıklanan "YILIN SPOR FOTOĞRAFI " yarışması ile 2011-2012 yılında ard arda aldığım ödüller kariyerime katkıda bulundu. Medya tarihinde beni ödüllere layık gören jüri üyelerine teşekkür ederim.
Dijital fotoğrafçılığı mı yoksa analog fotoğrafçılığı mı tercih edersiniz?
Tabi ki kendimi geliştirdiğim, çağa uyum sağlayıp, kendi jenerasyonumun ilerisine geçip analogdan sonra dijitalde de ödüller alarak dijital fotoğrafçılığı bundan sonra destekleyerek yoluma devam etmekteyim. Yeni nesil fotografçılarına da çok şey kazandırdı. Cep telefonları ile bile video-fotoğraf çekilmekte. Dijital spor fotoğrafçılığı da o kadar basit değil. Kuralları ve makinaların gelişmesi ve teknolojiyi de yakından takip etmekteyim.
Unutamadığınız bir kaç anınızı paylaşır mısınız?
Unutamadığım çok anı var. Haber ve fotoğraf atlatan muhabir olarak tanınmaktayım. Takımların kamp yaptıkları seyahatlerde farklı gazetelerin tehlikeli gördükleri foto muhabiriyim. Meslektaşlarım benim yattığımı görmeden otel odalarına çekilmezler.
Galatasaray-Fenerbahçe derbi maçına 15 gün kala milli Takım Teknik Patronu Hidding , Çırağan Sarayı’nda 18 Turkiye ligi takımlarının teknik patronlarıyla öğle yemeği yemek ve toplantı yapmak için bir araya gelmişti. Çırağan otelde pek çok televizyonun kameramanları ve gazetelerin foto muhabirlerinin bir arada olduğu kalabalık ortamda bir boşluk kollamak çok zor. Kendimi bir ara unutturup herkesin dalgın olduğu sırada iki derbi takımı teknik patronlarıyla anlaştım. İzinleri aldım. Kahve molasında iki hocayı Aykut Kocaman ve George Hagi yan yana getirdim. Sarayın balkonunda fotoğraflarını çektim. 15 gün sonra sadece Star’a özel logosuyla Star Gazetesi’nde iki hocayı yan yana getirip çektiğim fotoğraf yayınlanınca derbi günü gazetede çıkan fotoğrafı gören gazeteciler sabahtan başlayarak akşam oynanacak maç saatine kadar telefonum sürekli aradı. “Sen bu fotoğrafı hangi ara çektin ya bizlerde ordayken nasıl yaptın ya, hay allah” dediler .Herkes üzülmüştü sevinen övünen ben oldum gene.
Hiç foto muhabirliği dışında bir meslek düşündünüz mü? Düşündüyseniz hangi meslek ve neden?
Foto muhabirliği dışında zaten bu mesleğe başlamadan birçok meslek dalında çalıştım. Gönlümde olan meslek bu. Gene dünyaya gelsem bu mesleği yapmak isterim. Severek ve isteyerek yapıyorum.
İçten sohbetiniz için teşekkürler.
14 Temmuz 2013 Pazar
BASKETBOLUN TARİHİNİ YAZANLAR
Basketbol içine girildikçe başka başka keyiflerin ve tabii ki zorlukların öğrenildiği bir spor dalı. Sadece oyunculardan ve antrenörlerden ibaret olmadığını daha önce de belirtmiştim. Sanırım bunu her fırsatta belirtiyorum. :)İşte bu doğrultuda basketbolun mutfağına bakmaya, emekçileriyle sohbet etmeye devam ediyorum. Birazda basketbol sahalarında saha içinde masa da görev alan istatistik görevlilerini dinleyelim istedim ve İstanbul'da TBF'nin yolunu tutarak TBF İstatistik Sorumlusu Nahit Yeşiltepe ile röportaj yaptık.
Nahit Yeşiltepe'yi tanıyarak başlayalım. İstatistiğe nasıl başladınız?
1997 yılında Türkiye Basketbol Federasyonu'nda antrenör işleri departmanında göreve başladım.Sonrasında Türkiye Basketbol Federasyonu'nda bilgisayardan anlayan ve basketbolu hem seven hem de geçmişte sahada da görev almış biri olarak istatistiğe geçtim.1998 yılında 15-20 kişi ile bu işe başladık.
Türkiye'de basketbol istatistiği nereden nereye geldi?
1998 yılında gerçekten basketbol istatistiği tutmak zordu. Çünkü kağıt üzerinde tutuluyordu. Basketbolun 20'şer dakikadan 2 periyod oynandığı dönem tek bir maçın istatistiği 4 sayfa tutuyordu. Maçlarda 3 kişi görevlendiriliyordu. İkisi maçı anlatırken bir kişi de anlatılanları kağıda geçiriyordu. O dönem Türkiye genelinde istatistikçi sayısı 20'yi geçmezdi ve sadece 1.lig istatistiği tutuluyordu.4 Periyotlu sisteme geçilince sayfalar 8'e çıktı. O zaman daha da zorlandık. Sonraki yıllarda Türkiye genelinde istatistikçi sayımız 150 oldu. Tabii ki istatistik tutulan ligler de çoğaldı. Maç sayısı 300-400 maçtan 2000-2500 maça kadar çıktı. Hepsi internetten canlı veriliyor. Televizyon yayınları tarafından önceki yıllarda sadece IBM bu işleri yapıyordu. Sonra Türkiye Basketbol Federasyonu Yalçın Gerek'in istatistik programının da yazılımını yapmasıyla televizyon yayınlarına katkı verdi.
Türkiye'de basketbol istatistiği FIBA standartlarını yakalayabildi mi?
FIBA'nın istatistik seminerine katılan biri olarak şunu söyleyebilirim.Tutulan maç sayısına oranla ciddi bir kalitemiz var.Avrupa'nın hiç bir liginde bizde olan lisanslama sistemi yok. FIBA Avrupa'da istatistik sorumluluğunu kulüplere veriyor. Biz ise her yıl eğitim veriyoruz ve her ilimizde tecrübeli istatistik görevlilerimiz var. Onlardan gerekli bilgileri alıyoruz.
Basketbolda istatistiğin önemi nedir?
İstatistik en çok oyuncu için önemli. Çünkü bir maçta sergilenen olumlu veya olumsuz bir performans o oyuncunun ortalamalarında düşüşler ya da çıkışlara neden oluyor. İstatistik Menajerler için de çok önemli. Menajerler genellikle oyuncularının başka takımlara transferini istatistiklere göre gerçekleştiriyorlar. Takımlar için de bu çok önemli. Kulüpler istatistiklere göre oyuncuların videolarını izleyip analizlerini yapabiliyorlar. İstatistik Basketbol tarihi için de çok önemli. Bir nevi Türk basketbolunun tarihini yazıyoruz da diyebiliriz.
Türkiye'de basketbol istatistiğinin gelişmesi için ne gibi planlarınız var?
Tuttuğumuz istatistiğin çoğunu Tv yayınlarına yansıtamıyoruz. Çoğu yazılımsal analizlerle ilgili. Tuttuğumuz istatistiğin üstüne katabileceğimiz bir kaç hareket daha var. Mesela fast breakleri ekleyebiliriz. Bizim sıkıntıya düştüğümüz nokta bunun gösteriminin nasıl olabileceği. Önümüzdeki sezon belki maç akışlarını yayınlayabiliriz. Ayrıca Web Tv'nin istatistiğe uyumu gelişmeye başladı. Kısaca, Basketbol büyüdükçe istatistikte büyüyor.
Göreviniz sırasında yaşadığınız ilginç bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Genelde Türkiye şampiyonalarında istatistik görevlileri yetiştiriyorum. Türkiye şampiyonalarında çok maç var. Buralarda genç arkadaşlarımızı yetiştirip liglere adepte edebiliyoruz. Balıkesir'de düzenlenen Türkiye şampiyonasına İzmir'den bir istatistik görevlisi arkadaşımızı davet etmiştim. Ona da gün boyunca istatistik tutarken nelere dikkat edilmesi konusunda bilgiler veriyordum. Balıkesir'de kaldığımız yerde odalarımız 4 kişilikti. Bir teknik Komiser ve bir güreşçi arkadaşımızın yanı sıra bu arkadaşla da aynı odayı paylaşıyorduk. Tam uykuya çekileceğimiz zaman istatistik görevlisi arkadaşımız "ağabey sana bir şey söyleyeceğim" dedi. "Hayırdır" dedim. "Ben her gece o gün yaşananları rüyamda sayıklıyorum" dedi. Bu söylediklerine önceleri inanmamıştım. O akşam istatistik görevlisi arkadaşımız biraz erken yatmıştı.Teknik komiserimiz odaya girdiği anda kendisine "Ağabey ses yapma arkadaş sayıklıyor" dedim. Hemen sonrasında istatistikçimiz ayağa kalktı ve 5 numara, 4 numara vs vs vs diye sayıklamaya başladı. Bu durumdan haberdar olmayan Güreşçi arkadaşımız ise sayıklayan arkadaşımıza tam hamle yapacağı sırada ''aman sakin ol" dedim ve kendisine durumu anlattım. Ama o gece bu arkadaşımızla o kadar çok uğraşmıştık ki inanın bizler için bir türlü sabah olmamıştı(!)
Verdiğiniz bu güzel bilgiler ve sıcak sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.
(Belirtmeden geçmeyeyim. Bu röportajı www.ankarabasket.org.tr adresinden benim yorumlarım olmadan okuyabilirsiniz. :))
Nahit Yeşiltepe'yi tanıyarak başlayalım. İstatistiğe nasıl başladınız?
1997 yılında Türkiye Basketbol Federasyonu'nda antrenör işleri departmanında göreve başladım.Sonrasında Türkiye Basketbol Federasyonu'nda bilgisayardan anlayan ve basketbolu hem seven hem de geçmişte sahada da görev almış biri olarak istatistiğe geçtim.1998 yılında 15-20 kişi ile bu işe başladık.
Türkiye'de basketbol istatistiği nereden nereye geldi?
1998 yılında gerçekten basketbol istatistiği tutmak zordu. Çünkü kağıt üzerinde tutuluyordu. Basketbolun 20'şer dakikadan 2 periyod oynandığı dönem tek bir maçın istatistiği 4 sayfa tutuyordu. Maçlarda 3 kişi görevlendiriliyordu. İkisi maçı anlatırken bir kişi de anlatılanları kağıda geçiriyordu. O dönem Türkiye genelinde istatistikçi sayısı 20'yi geçmezdi ve sadece 1.lig istatistiği tutuluyordu.4 Periyotlu sisteme geçilince sayfalar 8'e çıktı. O zaman daha da zorlandık. Sonraki yıllarda Türkiye genelinde istatistikçi sayımız 150 oldu. Tabii ki istatistik tutulan ligler de çoğaldı. Maç sayısı 300-400 maçtan 2000-2500 maça kadar çıktı. Hepsi internetten canlı veriliyor. Televizyon yayınları tarafından önceki yıllarda sadece IBM bu işleri yapıyordu. Sonra Türkiye Basketbol Federasyonu Yalçın Gerek'in istatistik programının da yazılımını yapmasıyla televizyon yayınlarına katkı verdi.
Türkiye'de basketbol istatistiği FIBA standartlarını yakalayabildi mi?
FIBA'nın istatistik seminerine katılan biri olarak şunu söyleyebilirim.Tutulan maç sayısına oranla ciddi bir kalitemiz var.Avrupa'nın hiç bir liginde bizde olan lisanslama sistemi yok. FIBA Avrupa'da istatistik sorumluluğunu kulüplere veriyor. Biz ise her yıl eğitim veriyoruz ve her ilimizde tecrübeli istatistik görevlilerimiz var. Onlardan gerekli bilgileri alıyoruz.
Basketbolda istatistiğin önemi nedir?
İstatistik en çok oyuncu için önemli. Çünkü bir maçta sergilenen olumlu veya olumsuz bir performans o oyuncunun ortalamalarında düşüşler ya da çıkışlara neden oluyor. İstatistik Menajerler için de çok önemli. Menajerler genellikle oyuncularının başka takımlara transferini istatistiklere göre gerçekleştiriyorlar. Takımlar için de bu çok önemli. Kulüpler istatistiklere göre oyuncuların videolarını izleyip analizlerini yapabiliyorlar. İstatistik Basketbol tarihi için de çok önemli. Bir nevi Türk basketbolunun tarihini yazıyoruz da diyebiliriz.
Türkiye'de basketbol istatistiğinin gelişmesi için ne gibi planlarınız var?
Tuttuğumuz istatistiğin çoğunu Tv yayınlarına yansıtamıyoruz. Çoğu yazılımsal analizlerle ilgili. Tuttuğumuz istatistiğin üstüne katabileceğimiz bir kaç hareket daha var. Mesela fast breakleri ekleyebiliriz. Bizim sıkıntıya düştüğümüz nokta bunun gösteriminin nasıl olabileceği. Önümüzdeki sezon belki maç akışlarını yayınlayabiliriz. Ayrıca Web Tv'nin istatistiğe uyumu gelişmeye başladı. Kısaca, Basketbol büyüdükçe istatistikte büyüyor.
Göreviniz sırasında yaşadığınız ilginç bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Genelde Türkiye şampiyonalarında istatistik görevlileri yetiştiriyorum. Türkiye şampiyonalarında çok maç var. Buralarda genç arkadaşlarımızı yetiştirip liglere adepte edebiliyoruz. Balıkesir'de düzenlenen Türkiye şampiyonasına İzmir'den bir istatistik görevlisi arkadaşımızı davet etmiştim. Ona da gün boyunca istatistik tutarken nelere dikkat edilmesi konusunda bilgiler veriyordum. Balıkesir'de kaldığımız yerde odalarımız 4 kişilikti. Bir teknik Komiser ve bir güreşçi arkadaşımızın yanı sıra bu arkadaşla da aynı odayı paylaşıyorduk. Tam uykuya çekileceğimiz zaman istatistik görevlisi arkadaşımız "ağabey sana bir şey söyleyeceğim" dedi. "Hayırdır" dedim. "Ben her gece o gün yaşananları rüyamda sayıklıyorum" dedi. Bu söylediklerine önceleri inanmamıştım. O akşam istatistik görevlisi arkadaşımız biraz erken yatmıştı.Teknik komiserimiz odaya girdiği anda kendisine "Ağabey ses yapma arkadaş sayıklıyor" dedim. Hemen sonrasında istatistikçimiz ayağa kalktı ve 5 numara, 4 numara vs vs vs diye sayıklamaya başladı. Bu durumdan haberdar olmayan Güreşçi arkadaşımız ise sayıklayan arkadaşımıza tam hamle yapacağı sırada ''aman sakin ol" dedim ve kendisine durumu anlattım. Ama o gece bu arkadaşımızla o kadar çok uğraşmıştık ki inanın bizler için bir türlü sabah olmamıştı(!)
Verdiğiniz bu güzel bilgiler ve sıcak sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.
(Belirtmeden geçmeyeyim. Bu röportajı www.ankarabasket.org.tr adresinden benim yorumlarım olmadan okuyabilirsiniz. :))
10 Temmuz 2013 Çarşamba
A MİLLİ TAKIM ADAY KADROSU AÇIKLANDI
4-22 Eylül 2013 tarihleri arasında Slovenya'da yapılacak olan 2013 FIBA Avrupa Şampiyonası için aday kadro açıklandı.
Doğuş Balbay,Birkan Batuk,Kerem Gönlüm,Semih Erden (Anadolu Efes)
İzzet Türkyılmaz,Dusan Cantekin (Banvit)
Serhat Çetin,Cemal Nalga (Beşiktaş JK)
Melih Mahmutoğlu (Erdemir)
İlkan Karaman,Oğuz Savaş,Ömer Onan,Barış Ermiş,Emir Preldzic (Fenerbahçe Ülker)
Ender Arslan,Sinan Güler (Galatasaray Liv Hospital)
Ömer Faruk Aşık (Houston Rockets)
Ersan İlyasova (Milwaukee Bucks)
Hidayet Türkoğlu (Orlando Magic )
Mükremin Deniz Kılıçlı (WVU)
Doğuş Balbay,Birkan Batuk,Kerem Gönlüm,Semih Erden (Anadolu Efes)
İzzet Türkyılmaz,Dusan Cantekin (Banvit)
Serhat Çetin,Cemal Nalga (Beşiktaş JK)
Melih Mahmutoğlu (Erdemir)
İlkan Karaman,Oğuz Savaş,Ömer Onan,Barış Ermiş,Emir Preldzic (Fenerbahçe Ülker)
Ender Arslan,Sinan Güler (Galatasaray Liv Hospital)
Ömer Faruk Aşık (Houston Rockets)
Ersan İlyasova (Milwaukee Bucks)
Hidayet Türkoğlu (Orlando Magic )
Mükremin Deniz Kılıçlı (WVU)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)