28 Ekim 2013 Pazartesi

21 SENE TÜRKİYE

Türkiye'deki basketbolseverler onu 1995-1996 basketbol sezonunda PTT Basketbol Takımı - nam-ı değer Türk Telekom - transferi ile tanıdı. Geldiği coğrafya anlamında da zaten Türkiye'ye çok yabancı olmayan bu isim Aziz Bekir'di. Türkiye'deki yaşamı 1995'te başladı ve şu anda Beko Basketbol Ligi takımlarından Royal Halı Gaziantep Basketbol takımının baş antrenörlük görevini sürdürmekte. Yine yabancı olmadığı Ankara deplasmanında güzel bir söyleşi yaptık.
Basketbola nasıl başladınız?
Basketbola 1982'de Saray Bosna'da başladım. Okullarda keşfedilip profesyonel takıma alındım. Resmi olarak ilk antrenmana 13 yaşımda çıktım.Tüm kategorilerde oynamış olmanın tecrübesini yaşadım.17 yaşımda (A) takımlarda oyunculuğuma devam ettim. 23 Yaşımdayken savaş başladı. Savaş sırasında Türkiye'ye geldim. Sırasıyla o zamanki adıyla PTT ve Ülkerspor'da forma giydim.Bir dönem İsrail'in Hapoel Haifa takımında oynadıktan sonra tekrar Ülkerspor'a döndüm ve yabancı statüsünde oyunculuk kariyerime son verdim.
Türkiye maceranız nasıl başladı?
Ercüment Sunter'in PTT'de antrenörlük yaptığı dönemde Ankara'ya geldim.O zamanlarda Türki Cumhuriyetleri diye bir kavram vardı.Oralardan gelen oyuncuların Türk statüsünde oynayabileceğine karar verilmişti.O sezon içerisinde Türk vatandaşı olunca hakkımı 5 sene daha kullandım. Sonrasında yeniden yabancı statüsünde oynamaya başladım.21 yıldır Türkiye’deyim.
Size göre Türk basketbolu ile Yugoslav(Sırp) basketbolu arasındaki farklar neler?
Türkiye’de de Yugoslavya’da(Sırbistan) olduğu gibi çok yetenekli oyuncular var. Ancak Yugoslavya’da bu sayı çok daha fazla ve rekabet büyük olduğu için ön plana çıkmak daha zor. O rekabet de insanda disiplin duygusunu geliştiriyor. Çünkü rekabette kalmak ve ön plana çıkmak istiyorsan disiplinli olmalısın.Ayrıca Bosna Hersek’te insanlar basketbol oynamaktan büyük zevk alıyor. Türkiye’de genç oyuncuların en büyük eksiği,rekabet olmadığı için çok zorlanmadan belli bir seviyeye gelmeleri.O noktadan sonrada ilerlemeleri zorlaşıyor.Yugoslav(Sırp) basketbolunda yetenekli olmak yetmez ,aynı zamanda disiplinli de olmalısın. Türkiye’de ise yetenekli oyuncu diye kısa bir süre içerisinde (A) takıma alınabiliyorsun.
Gaziantep’te basketbola ilgi ne seviyede?
Doğrusunu söylemek gerekirse Gaziantep’te şimdiye kadar çok büyük bir ilgi görmedim. Ama şunu da iyi biliyorum ki eğer biz başarılı olur ve iyi basketbol oynarsak salonu doldurabiliriz.
Royal Halı Gaziantep Basketbol’un hedefler nedir?
Benim kişisel hedefim takımımı en iyi olabileceği noktaya çıkartmak. Takım olarak her geçen seneden daha iyi olmalıyız.İlk 8’e girebilmeliyiz.Bu sezon ligde aşağı yukarı her takım iyi durumda ve hedefleri de play-off…
Oyuncu olmak mı antrenör olmak mı daha zor?
Oyuncu olmanın da zorlukları var ama antrenör olmak çok daha zor. Çünkü hem yöneticilerle hem de oyuncuların karakterleriyle uğraşıyorsun.Aynı zamanda çok güzel bir iş. Adrenalin her zaman en üst seviyede oluyor. Oyuncuların antrenman gibi daha çok fiziksel zorlukları var.Oyuncular için antrenman bittikten sonra dinlenme başlıyor.Antrenörün ise antrenman bitse bile işi devam ediyor.
Oyunculuktan antrenörlüğe geçişin avantajları neler?
Soyunma odasında ne olup bittiğini ve oyuncuların deplasmanlarda neler yapabileceğini biliyorsun.Çünkü geçmişte sende o yaşananları yaşamış oluyorsun.
Örnek aldığınız antrenörler var mı?
Pek çok antrenörden etkilendim.Bu antrenörlerin başında Bogdan Tanjevic geliyor.ABD’de bir üniversiteye misafir yardımcı antrenör olarak gittiğim dönemde Bob Knight’tan, Galatasaray’da çalıştığım dönemde ise Murat Özyer’den etkilendim.Özellikle Murat Özyer ile çalışmak büyük bir zevktir ve bence Türk basketbolunda önemli bir insandır.
Oyuncuyken karşısında en çok zorlandığınız oyuncular kimlerdi?
Orhun Ene’ye, Levent Topsakal’a ve Petar Naumoski’ye karşı oynarken çok zorlanırdım. Karşılaştığımız her maçta birbirimize iyi savunma yapardık.
Ankara’da da oynamış eski bir oyuncu olarak Ankara basketbolu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ankara basketbolunun büyük yatırımlara rağmen karşılığını alamadığını düşünüyorum. Zaman zaman başarılara ulaşılan sezonlar olsa da özellikle Türk Telekom bir devamlılık sağlayamadı. Günlük işlerle mi yoksa uzun vadeli projelerle kulüp oluşturma modelini mi seçecekler bunu bilemiyorum. Çabuk gelenler çabuk gider. Kimisi adım adım yaparak yerini sağlamlaştırır. Türk Telekom’u Ankara basketbolunun lokomotifi olarak düşünürsek yıllar içerisinde felsefesini oluşturması gerekirdi. Alt yapısını olduğu gibi üst yapısını da tam oturtmadı diye düşünüyorum.Tabii yanılıyor olabilirim.Dışarıdan izlediğim kadarıyla konuşuyorum.
Ankara deplasmanı yoğunluğunda zaman ayırdığın için tekrar teşekkürler Aziz Hocam.......



Dipnot:www.ankarabasket.org.tr adresinde de herzaman olduğu gibi biraz daha resmi halini bulabilirsiniz :)




Hiç yorum yok: